Gümrük Satış Mağazası Nedir? Bir Psikolojik Mercekten Bakış İnsan Davranışlarını Anlamaya Çalışan Bir Psikoloğun Meraklı Girişi Bir insanın neden alışveriş yaparken belirli ürünlere yöneldiğini ya da bir mağazada geçirdiği zamanın psikolojik etkilerini sorguladığınızda, arka planda çok sayıda faktör bulunur. Alışveriş yapma isteği, yalnızca maddi bir ihtiyaçtan kaynaklanmaz. Bazen, bilinçaltındaki arayışlar, toplumsal kabul, hatta duygusal bir boşluk bile bir tüketici davranışını şekillendirebilir. Bu yazıda, gümrük satış mağazalarının ne olduğu ve psikolojik açıdan neden bu kadar cezbedici olduklarını keşfetmeye çalışacağız. Hangi davranışlar, bu alışveriş deneyimlerini anlamamıza yardımcı olabilir? Gümrük Satış Mağazası ve Psikolojik Bağlantılar Gümrük satış mağazaları, devletin ya da özel sektörün,…
8 YorumYaratıcı Fikir Atölyesi Yazılar
Kapsayıcı eğitim, her öğrencinin farklılıklarıyla birlikte değer gördüğü, öğrenme sürecine aktif olarak katılabildiği ve eşit fırsatlara erişebildiği bir eğitim yaklaşımıdır. Bazı kavramlar vardır ki, onları anlamak için yalnızca tanım yetmez; hissetmek, tartışmak, sorgulamak gerekir. “Kapsayıcı eğitim” de işte o kavramlardan biri… Kapsayıcı Eğitim Neye Benzer? Farklı Bakış Açılarıyla Bir Yolculuk Samimi Bir Başlangıç: Fikir Alışverişine Davet Her öğrenci farklı bir hikâye taşır; kimisi hızlı öğrenir, kimisi daha fazla desteğe ihtiyaç duyar. Kimisi görsel materyallerle öğrenir, kimisi sözel anlatımla. Peki bu kadar çeşitliliğin olduğu bir sınıfta eğitim nasıl herkese adil ve anlamlı olabilir? Kapsayıcı eğitim tam da bu sorunun cevabını arar.…
8 Yorum100 m² Kaç Hektar? Mekânın Ölçüsünden Kültürün Anlamına Antropolojik Bir Yolculuk Bir antropolog olarak beni her zaman büyüleyen şey, insanların dünyayı ölçme, sınırlama ve anlamlandırma biçimleridir. Çünkü ölçmek, yalnızca matematiksel bir işlem değil; aynı zamanda bir kültürel pratiktir. “100 m² kaç hektar?” sorusu ilk bakışta teknik bir hesap gibi görünür: 100 metrekare, 0.01 hektara denk gelir. Ancak bu küçük ölçü farkı, insanlık tarihinin büyük bir hikâyesini anlatır — toprağı bölme, sahiplenme, üretme ve kimlik kurma hikâyesini. Bu yazıda, sayılardan sembollere, tarlalardan topluluklara uzanan bir antropolojik okuma yapacağız. Toprağı Ölçmek: Sayılardan Anlamlara Toprak ölçüsü, kültürlerin dünyayı düzenleme biçimidir. Her toplum, doğayla…
4 Yorumİmtiyaz Usulü Nedir, Örnekleri Nelerdir? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücüyle Bir Anlam Arayışı Bir eğitimci olarak her sabah sınıfa adım attığımda, aynı temel gerçeği yeniden fark ederim: Öğrenme, insanın dünyayı yeniden kurma biçimidir. Bilgi, yalnızca akla değil, topluma da şekil verir. Bu nedenle “İmtiyaz usulü nedir, örnekleri nelerdir?” sorusu da yalnızca hukuki ya da ekonomik bir terimle sınırlı değildir; aynı zamanda öğrenme, paylaşım ve toplumsal organizasyon biçimlerini de anlamamızı sağlar. Çünkü her “imtiyaz” bir yetki devridir; tıpkı bir öğretmenin bilgiyi öğrenciye devretmesi gibi, ama sorumlulukla, dengeyle ve etik sınırlarla… İmtiyaz Usulü: Yetki, Öğrenme ve Paylaşımın Hukuki Biçimi İmtiyaz usulü, devletin sahip olduğu…
4 YorumYEK Kürtçe mi? Antropolojik Bir Bakış Kültürlerin ve dillerin etkileşim içinde şekillendiği dünyamızda, farklı toplulukların yaşam biçimleri ve iletişim şekilleri merak uyandırıcı bir zenginliğe sahiptir. Bir antropolog olarak, bu çeşitliliği keşfetmek ve anlamak, insanlık tarihinin derinliklerine bir yolculuk yapmaktır. Bugün, YEK kavramını ele alarak, bir dilin ötesinde semboller, ritüeller ve topluluk yapıları ile bağlantı kurarak, bu kültürel birimin ne anlama geldiğini tartışacağız. YEK’in Kürtçe ile bağlantısı üzerine yapılacak bir inceleme, sadece bir dil meselesi değil, aynı zamanda kimlik, tarih ve toplumsal yapılarla ilgili derin bir sorgulama gerektirir. YEK ve Dilin Toplumsal Boyutları YEK kelimesi, kelime anlamı itibariyle tek bir şeyin,…
8 YorumKan Taşı Yıkanır mı? (Veri Odaklı Gerçeklerle Duygusal Bağların Buluştuğu Kırmızı Bir Tartışma) Bazı konular vardır ki, ilk bakışta çok basit görünür ama derinlere indikçe adeta felsefi bir tartışmaya dönüşür. “Kan taşı yıkanır mı?” sorusu da onlardan biri. Kimisi “Tabii ki yıkanır, sonuçta taş bu!” derken, kimisi “Asla su değdirme, enerjisi kaçar!” diye uyarır. Bu yazıda, o iki farklı yaklaşımı bir araya getiriyoruz: bir yanda erkeklerin nesnel ve bilimsel bakışı, diğer yanda kadınların sezgisel ve sembolik yaklaşımı. Hazır olun, bu kırmızı taş bizi düşündüğümüzden daha derin bir yolculuğa çıkaracak. — Kan Taşına İki Farklı Pencereden Bakmak Kan taşı (heliotrop), yalnızca…
Yorum BırakToplumsal Yapının Aynasında Scala Nutku: Birey, Kimlik ve Kültürel Kodlar Toplumsal yapılarla bireylerin karmaşık ilişkisini anlamak, her sosyoloğun en derin meraklarından biridir. Bir araştırmacı olarak, toplumun görünmeyen örgülerini çözmeye çalışırken, “Scala Nutku” isminin ardındaki anlam da tam bu bağlamda dikkat çekicidir. Scala Nutku, bireyin toplumsal normlar içinde nasıl şekillendiğini, kadın ve erkek rollerinin hangi kültürel kalıplarla inşa edildiğini, modern dünyanın değişen değerleri içinde nasıl dönüştüğünü sorgulamamızı sağlar. Bu yazı, yalnızca “Scala Nutku kim?” sorusuna yanıt vermekle kalmaz; aynı zamanda toplumsal cinsiyetin yapısal ve ilişkisel boyutlarını anlamamıza da ışık tutar. Scala Nutku Kimdir? Bir İsimden Çok Bir Kavramsal Duruş Scala Nutku…
Yorum BırakRetina Bozulursa Ne Olur? – Bir Psikoloğun Merceğinden İnsan ve Görme Üzerine Düşünceler Bir Psikoloğun Meraklı Başlangıcı Bir psikolog olarak her zaman şunu merak etmişimdir: Görmek, yalnızca gözün işi midir yoksa zihnin mi? Retina, beynimizin dış dünyaya açılan en incelikli penceresidir. Işığı yakalayan, onu elektriksel sinyallere dönüştürüp beyne gönderen bu ince zar tabakası, aslında insanın algısal varoluşunun temel taşıdır. Peki ya bu zar bozulduğunda? Bir insan dünyayı göremez hale geldiğinde, yalnızca görme yetisini değil, kimliğinin bir parçasını mı kaybeder? Bilişsel Boyut: Görmenin Zihinsel Haritası Retina bozulduğunda görsel algı sisteminin temel halkası kırılır. Ancak bilişsel psikoloji açısından mesele bundan çok daha…
8 YorumToplumun Aynasında Bir Sanatçı: Müslüm Gürses Aslında Nereli? Toplumsal yapılar ve bireysel kimlikler arasındaki etkileşimi anlamaya çalışan bir araştırmacı olarak, bazen bir insanın “nereli” olduğu sorusu bana yalnızca coğrafi bir merak değil, aynı zamanda toplumsal aidiyetin, kültürel kimliğin ve sınıfsal deneyimin bir yansıması gibi gelir. Bu nedenle “Müslüm Gürses aslında nereli?” sorusu da sadece bir doğum yeri sorgusu değil, bir kimlik çözümlemesidir. Çünkü Müslüm Gürses, doğduğu toprakların kültürel kodlarını yalnızca taşımamış, onları dönüştürerek Türkiye’nin ortak duygusal hafızasına kazımıştır. Bir Coğrafyanın Çocuğu: Şanlıurfa’dan Adana’ya Uzanan Yol Müslüm Gürses, 1953 yılında Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesinde dünyaya geldi. Ancak asıl kimliğini kazandığı yer Adana’dır.…
Yorum Bırak“Kalbin yapısı ve görevleri nelerdir?” sorusu, kulağa bir biyoloji dersinin konusu gibi gelebilir. Ama aslında bu, yaşamın en derin yerinde yankılanan bir sorudur. Çünkü kalp sadece bir organ değil; bir hikâyedir. Bugün, size bu hikâyeyi iki insanın gözünden anlatacağım: Biri çözüm odaklı bir mühendis olan Emir, diğeri empatik ve içgüdüsel bir öğretmen olan Aslı. Onların bakışında kalbin hem yapısını hem de anlamını göreceksiniz. Bir sabah, kalbin sesini duymak Emir o sabah erkenden uyandı. Kahvesini hazırlarken göğsündeki hafif çarpıntıyı fark etti. “Belki stresdendir,” diye düşündü. Ama aklına hemen sorular geldi — mühendis kafasıyla: “Kalp tam olarak nasıl çalışıyor? Bu kas, bu…
8 Yorum